1 Ağustos 2020 Cumartesi

Macarların En Ünlü Kanun Kaçağı: Sándor Rózsa

Sándor Rózsa kadar efsanelere, baladlara ve halk şarkılarına konu olan başka bir Macar "kanun kaçağı" yoktur. Büyük Macar Ovası'nın bu korkunç kanun kaçağı, yetkililer tarafından dar ağacını hak eden çok tehlikeli bir adam olarak kabul edildi, ancak halk içinse kuralları kendi koyan bir kişi, bir tür Macar Robin Hood'du. 1848-49 yılları arasındaki Macar Devrimi sırasında, 150 kişilik bir kanun kaçağı grubu ile Avusturyalılar arasında tahribat ve dehşet yarattı. Öyle bir üne kavuştu ki, Avusturya Kufstein’de hapsedildiğinde onu para karşılığında meraktan ziyaret edenler oluyordu. Efsanevi kanun kaçağı lideri Sándor Rózsa, Macar folklorunun bir parçası oldu ve eylemleri adeta efsaneleşti.

Sándor Rózsa

Ünlü kanun kaçağının babası András Rózsa'nın da yasa ile ilgili sorunları vardı. Sándor Rózsa 10 Temmuz 1813 tarihinde Büyük Macar Ovası’ndaki Röszke'de doğdu. Çocukken babasını kaybetti. Kötü aile geçmişinin Sándor’un hayatı üzerinde ciddi bir etkisi oldu. Resmi kayıtlara göre ilk işlediği suç, 23 yaşındayken, Kiskunhalas yakınlarında bir çiftlikten iki düve çalmasıydı. Sándor Rózsa bu hırsızlık sebebiyle yakalandı ve Szeged'de hapsedildi. Hapisten çıktıktan sonra “kanun kaçağı” olmaya karar verdi. 19. yüzyılın ilk yarısında, Büyük Macar Ovası Amerika Birleşik Devletleri'nin Vahşi Batı'sına çok benziyordu: her türlü otoriteden uzak, geniş ve açık bir alan ve bu nedenle burası eşkiyalar için adeta bir cennetti. Pervasızlığı, kurnaz oluşu ve acımasızlığı ile Sándor Rózsa kısa süre içinde diğer kanun kaçaklarının arasından sıyrılarak dikkatleri üzerine çekti ve kötü şöhretli maceraları sayesinde adı kısa sürede ülke çapında tanındı. Kavuştuğu bu şöhret nedeniyle, Büyük Macar Ovası'ndan birkaç başka kanun kaçağı da Sándor Rózsa’nın çetesine katıldı. O ve çetesi sayısız malikaneyi ve bir dizi ev sahibini soydu, atları ve sürüleri ele geçirdi, posta arabalarını yağmaladı ve tüm bunlar olurken o ve çetesi karşı koyan kişilere de silah kullanmaktan çekinmediler.
Toplam altmış suç ve otuz cinayetin Sándor Rózsa tarafından gerçekleştirildiği ispatlanmıştır ancak gerçek sayının bundan çok daha fazla olması muhtemeldir. Kurbanları arasında çok sayıda soylu ve varlıklı çiftçi vardı, ancak onu yakalamaya çalışan birçok jandarma da Sándor Rózsa’nın silahlarıyla tanıştı.

Sándor Rózsa

1848 Macar Devrimi Sándor Rózsa’nın hayatını önemli ölçüde değiştirdi

1840'ların başlarında, meşhur “kanun kaçağı” kraliyet jandarmasının listesindeki en çok aranan suçlulardan biri oldu. Ancak Sándor Rózsa, kendisini yakalamaya çalışanları her zaman atlatmayı başarıyor ve neredeyse aniden ortadan kayboluyordu. Çevik atları sayesinde her zaman kaçıyordu ve asla uzun süre aynı yerde kalmıyordu. En sevdiği saklanma yerleri Ludaš Gölü'ndeki (Günümüzde Macaristan-Sırbistan sınırının çok yakınında bulunan ve Sırbistan topraklarında bir göl) adacıklardı. İlginç bir şekilde, Veszelka ailesi gibi sık sık kanun kaçağı liderini saklayan destekçileri bile vardı.
Sürekli kaçma ve saklanma nedeniyle, 1845 yılında okur-yazar olmadığı için birisinin yardımıyla Avusturya-Macaristan İmparatoru V. Ferdinand’a hitaben bundan sonra sakin bir hayat yaşamak istediğini ve suçlarının affedilmesini isteyen bir mektup yazdırdı. Ancak bu talebi kral tarafından reddedildi.

15 Mart 1848 tarihinde Peşte’de patlak veren devrim ve onu izleyen Macaristan Bağımsızlık Savaşı da Sándor Rózsa'nın hayatı üzerinde büyük bir etkiye sahipti. 13 Ekim 1848 tarihinde Savunma Komitesi tarafından alınan bir kararla 'kanun kaçağı' lideri Sándor affedildi ve kendisine serbest bir askeri grubu örgütleme yetkisi verildi. Sándor Rózsa, kendi komutasında 150 kişilik bir süvari birliği oluşturdu.

Kufstein'de cezasını çektiği hapishane hücresi

Sándor Rózsa’nın süvari biriminin alışılmadık görünümü ve dövüş tarzı, düşman safları arasında hasara yol açtı. Bol pantolon ve yelekler giymişlerdi ve bir sürü alışılmadık silahlarla donatılmışlardı. Tabanca ve tüfeklere ek olarak, ‘fokos’ adı verilen özel baltalar ve kement benzeri bir ip olan ‘pányva’ ve bir kamaraya benzeyen ‘karikás ostor’ gibi diğer araçları da kullandılar. Gerilla taktikleri kullandılar ve genellikle şüphe uyandırmadan Avusturyalı atlı piyadeleri pusuya düşürdüler. Düşmanı kementler ile eyerlerinden çıkardılar ve acımasızca onları kestiler. Sándor'un adamları saldırıya uğradıkları anda ortadan kayboluyorlar, bu vuruş ve kaçış taktiği sayesinde uzun çarpışmalardan kaçınıyorlar ve düşmanın yedek kuvvetleri gelene kadar çoktan gitmiş oluyorlardı.

Macar "Kanun Kaçakları" (Sol ve orta)

Ne yazık ki, 17 Kasım 1848 tarihinde Sándor Rózsa ve süvarileri Ezeres köyünü (Günümüzde Romanya’nın Ezeriş köyü) silahsızlandırmak üzere görevlendirildi, ancak kanun kaçakları köye saldırdı, 36 köylünün tümünü katletti ve köyü de yağmaladılar. Bu acımasız olay nedeniyle Sándor Rózsa'nın süvari birliği dağıtıldı.

Süvari birliğinin dağılmasından sonra Sándor Rózsa, Szeged yakınlarında bir 'csikós' (atlı çoban) oldu ve evlendi. Macaristan’ın yenilgisinden sonra, imparatorluk görevlileri daha önce de defalarca olduğu üzere birçok kez tekrar kaçmayı başaran ancak uzun süre gizli kalmaya zorlanan Sándor Rózsa'yı yakalamak istedi.

Sándor Rózsa Kufstein'de

Avusturya kuvvetleri 'kanun kaçağı' liderinin Macaristan'la olan çatışma sırasında onlara ne kadar kayıp verdirdiğini unutmadılar ve Sándor Rózsa için oldukça yüksek bir yakalama ödülü teklif ettiler: 10.000 gümüş forint. Olağanüstü yüksek ödüle rağmen, kimse onu uzun süre teslim etmedi, ancak 1857 yılında Sándor Rózsa'nın körü körüne güvendiği eski bir arkadaşı olan Pál Katona ona ihanet etti. Bu kez Sándor Rózsa’nın şansı onu terk etti ve yakalandı.

Sándor Rózsa'yı Yakalama Ödülü

1859 yılında mahkeme onu idama mahkum etti. Avusturyalılara karşı düzenlediği baskınlar sayesinde Macarlar arasında büyük popülerlik kazanan Sándor Rózsa, çoğu Macar tarafından Habsburg'lara karşı direnişinin sembollerinden biri olarak kabul edildi. Hassas siyasi durum göz önüne alındığında, Viyana mahkemesi bu idam kararından vazgeçti ve İmparator Franz Joseph Sándor Rózsa'nın ölüm cezasını ömür boyu hapse çevirdi. Sándor, meşhur Kufstein kalesi hapishanesine nakledildi. Macar 'kanun kaçağı' Avusturya'da da öyle bir şöhrete sahipti ki, hapishanede gardiyanlar onu Pazar günleri insanlara sirk hayvanı gibi para karşılığında gösteriyordu. 9 yıl boyunca Kufstein, Maria-Theresiopel (şimdiki Subotica) ve Petrovaradin’de hapis yattı. 1868 yılındaki uzlaşmanın ardından İmparator Franz Joseph, Sándor Rózsa'yı affetti. Serbest bırakıldıktan kısa bir süre sonra kaldığı yerden devam etti; Ferenc Csonka'nın "kanun kaçağı" çetesine katıldı. Csonka ve beraberindekiler posta arabalarını soymada uzmanlaştı. Sándor Rózsa, araba yerine tren yağmalama fikrine sahip olan ilk kişi oldu. Vahşi Batı'nın aksine, Macaristan'da tren soygunu gibi bir gelenek yoktu. Ne yazık ki onlar için, bir treni tam hızda durdurmak kolay bir iş değildi ve birkaç de başarısız oldular. Uzlaşma sonrasında iç politikadaki değişiklik, kamu güvenliğinin yeniden tesis edilmesini gerektirdi, bu nedenle Büyük Macar Ovası'nın “kanun kaçağı” çetelerinin bir an önce tamamının yakalanması gerekiyordu. Bu zor görev Macaristan Kraliyet İçişleri Bakanlığı danışmanı Kont Gedeon Ráday’e verildi. Kont Ráday, kanun kaçaklarını demir yumruklu acımasızlıkla vurdu. Kanun kaçakları arasında saygın bir üne sahip olan hakim Máté Laucsik ve doğrudan komutasının altındaki küçük güç sayesinde kendisine verilen görevi tamamladı. Kont, ilk önce Sándor Rózsa’nın grubunu dağıttı ve 12 Ocak 1869 tarihinde 'kanun kaçağı' efsanesini bizzat tutukladı.

Sándor Rózsa Subotica'daki hapishanede

1872 yılında başlayan ceza davası sırasında Sándor Rózsa, 21 soygun, 9 hırsızlık ve 1 cinayetten suçlu bulundu. Mahkeme tarafından ömür boyu hapse mahkum edildi. Sándor Rózsa, 5 Mayıs 1873 tarihinde Szamosújvár'daki (Günümüzde Romanya’nın Gherla şehri) hapishaneye gitti. İlk başta, onu bir terzi olarak çalıştırdılar, ancak sağlığı hızla kötüleşmeye başladı ve en ünlü Macar "kanun kaçağı" 22 Kasım 1878 tarihinde 65 yaşında Gherla şehrindeki hapishanede hayatını kaybetti. Hatırası, filmlerde ve edebi eserlerde olduğu gibi birçok balad ve halk masalında yaşatılmaktadır. Yaşamı başta Zsigmond Móricz ve Gyula Krúdy olmak üzere pek çok yazara ilham verdi. 1971 yılında Macaristan'da kendisini anlatan bir mini dizi yayınlandı.

Sándor Rózsa'nın Gherla şehrindeki mezarı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder