---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
TÜRK PSİKOLOG İÇİN BÜYÜK BİR MEYDAN OKUMA: MACARCA
“Türkiye'nin batısında doğdum. Psikolojik Danışmanlık alanında doktora yaptım. Kariyer ve yaşam danışmanlığı alanında uzmanlaştım. Macar eşim Loránd ile birlikte iki buçuk yıldır Sopron'da yaşıyorum.” Didem bunları İngilizce anlatıyor. Macarcayı çok az konuşabiliyor. “Eşimle 2007 yılında Budapeşte'de üniversiteden arkadaşlarımla birlikte Noel tatilimi geçirdiğim sırada tanıştım. Başlangıçtan beri İngilizce ortak dilimizdi, ilk başta kolay değildi, ama ilişkimiz gibi dil becerilerimiz de derinleşiyor” diyor gülümseyerek. Didem ve Loránd 2013'te evlendiler. Didem o zaman Ankara'daki üniversitelerden birinde ders veriyordu. Loránd da birlikte olmak için birkaç aylığına oraya taşındı, ancak Loránd kalabalık başkentte aradığını bulamadı.
“Nasıl devam edeceğini karar vermek gerekti. Geçiş yapmayı sevdim. Terapötik çalışmalar tam zamanlı ders vermekten daha ilgi çekiciydi. İstifa etmeden önce, bir yıllık ücretsiz izin aldım ve Sopron'a taşındık. Loránd burada doğdu ve büyüdü, bu şehri seviyor. Ben hayatımızı Budapeşte’de hayal etmiştim, büyük bir şehirde kişilerle iletişimde bulunmak daha kolay olurdu. Loránd Avusturya’da çalışıyor, ben de ilerde Viyana’da iş bulmak amacıyla Almanca öğrenmeye başladım. Bu sırada babam vefat etti, annemin yanında olmak için birkaç aylığına Türkiye’ye döndüm.”
2019 yılında Sopron'a döndüğünde, anadili Türkçe olan kişiler için çevrim içi psikolojik danışma ve kariyer danışmanlığı başta olmak üzere çevrim içi terapi işini kurmaya başladı. Şubat ayından itibaren üniversitenin Benedek Elek Eğitim Fakültesinde, uluslararası öğrencilere İngilizce olarak kariyer gelişimi ve danışmanlık öğretiyor.
Ayrıca şubat ayında üniversitede Macarca öğrenmeye başladım, ancak virüs durumu bu süreci yavaşlattı. Almanca öğreneceğim diye daha önce Macarca bir dil kursuna kayıt yaptırmadım ve Macarcayı da kendi kendime öğrenmek istediğimden dolayı çok zaman kaybettim. Dil engeli nedeniyle çevremden soyutlandığımı hissediyorum, bu yüzden samimi dostluklar kurmak zor oluyor. Bunu çok özlüyorum. Mağazalarda temel düzeyde kendimi ifade edebiliyorum, fakat örneğin eğer dili daha iyi konuşabilsem, güler yüzlü komşumuz teyzeyle sohbet etmek isterim, daha sonra ekliyor: Sopron, tarihi binaları, eski kenti ve doğal çevresinden etkilenen sakin bir şehirdir. Doğanın yakınlığı canlandırıcı, sakinleştirici, burada hayatımda önceliklerin neler olduğunu, gerçekte kim olduğumu fark ettim. Terapötik çalışmaya devam etmek istiyorum ve yakın gelecekte ikimizin de İngilizce konuşabileceği batıya doğru ilerlemeyi planlıyoruz. Ülkenin doğal güzelliği de yer seçiminde kesinlikle önemli bir rol oynayacaktır.
Kaynak: Kisalföld Gazetesi
Haber: Erika Nagy-Máthé
Fotoğraf: Dávid Magasi